Kayıtlar

yasence..

Yaramı kaşıyorum sürekli, dalgınken bir şey izlerken, telefonda konuşurken... acıyor, kanıyor koparırken, o zeminde tırnağıma takılan bir çıkıntının olmaması şey gibi hissettiriyor, pürüzsüz bir bedenin üzerinde kayıp giden suyun verdiği ferahlık gibi.. kanaması rahatlık veriyor sanıyorum içinde sakladığı huzursuz bir şeyleri bi şekilde dışarı atmayı başarabilmek için sanki o şiddetle bana ratsızlık verip kaşıntı yaratıyor ve istediğini yaptırıyordu diye düşünüyorum.. ve sonra canım yanıyor bir şeyler yapmak acısını dindirmek istiyorum krem sürüyorum acıyor ılık suyla yıkamak istiyorum yanıyor her şekilde normal bir hal ve his yakalayamıyorum bu durumda. Sürekli kendini tekrarlayan çember gibi.. kendini kuyruğundan yemeye başlayan yılan görüntüsü canlanıyor düşünürken .. ben bazen fazla 'bence' olma sıkıntısı yaşıyor olabilirmiydim.  Sıradan ezberler fazla tatminkarsız benim için öylesine kendi yolumda yürüyüp gitme düşüncesi çok çekici mesela, fakat bilincim yada mantığım bu e...

bi ufak majör

Saçlarım dökülüyor tekrar , yediriyormuyuz yine yoksa kendimizi bu illete... Zor olan bir dönemdeyim, belirsizlik beni çok yoruyor,hırpalıyor.. İçimde kızgınlık var paylaşmak bile saçma geliyor bazen basitlesiyor durum bu bile sinir bozucu. Evet hassasım! Zavallı birisi gibi hissettiren durumlar gelişiyor. Burda kendime acımayı görüyorum yine kendimde. (No no no)  Ve anlaşılmamışlık hali suskunluğu yada bakışı vardır bilirsin, ona maruz kalmak çok daha saçma.  Baş etme bu mu oluyor ? Bir hasta için yöntem aramak sürekli yeni sorunlarla karşılaşmak farklı ilaçlarla uyuşmak. Anlayış beklemek neden büyük bir performans gerektiren bir hal alıyor , hasta olmak istenilen bir durum olmadı elbette kimse için fakat senin noksaninmis gibi yansıtılması ekstra aşağıya çeken bir olay ne yazık ki. Empatik olmayan insan bıkkınlığı var üzerimde ve çoğu zaman herkesten nefret ediyorum, net bir şekilde. Evet pozitifiz enerjiğiz gençiz kfjfbfbf atlatacağız elbet ölmeden önce yada sonra.. ...

geldim..

Geldim, kendime !... Uzun ve yorucu yıllar sonra bir kaç kelimeye sığmaya geldim. Şu an bedenimin bir çok alanında savaşlar devam ediyor bir çok farklı süreçler ilaçlar yan etkiler doktorlar farklı şehirler de mücadeleler yorgunluklar milyon kez vazgeçişler yine binlerce tekrar ayağa kalkmalarla ilerleyen fakat bunca çabaya rağmen beklenen sonuca erişmeyen durumlar.. bu uğurda kaybedeliden zamanlar ümitler hevesler duygular vs vs.. "O" rağmen noktasına gelinince sadece ne hissedeceğinle ilgileniyorsun, sonuca odaklanmak süreci kolay kılmıyor yada insanlardan bunları anlamalarını beklemek biraz saçma oluyor. Kendimden baktığımda "kanser" kelimesini cümle içinde bile kullanmazdım hakkında sıfır bilgiye sahip olduğun bir savaşcı ile karşılaşmak seni fazlasıyla zayıf düşüren bir durum. Zaten sonrasında hastalıkla bilinen bilinmeyen o kadar kirli bilgiye maruz kalıyorsun ki ayırt etmek gittiğin doktorun insiyatifine kalıyor ne yazık ki. İçin de bulunduğun durumu kabullen...
Yıl,  2021 aylardan ağustos ve ben yine burdayım...    5 ay önce talihsiz bir şey öğrendim , göğüs kanseri olduğumu....   tahliller tetkikler hastaneler... doktor arayışı ordan burdan kulaktan dolma söylemler, yakınlarımın telkinleri, içimde yaşadığım büyük üzüntü, korku endişe yıkım hayal kırıklığı ve daha sayamadığım toz taneleri kadar küçücük fakat çöl büyüklüğünde düşünceler ..... İnsan durup bir dakika bile kendine neler oluyor ben ne yaşıyorum diye sormadan geçiremiyor zamanı.   tahliller sonucu vermem gereken zor kararlar dahilinde ameliyat oldum, sol göğüsüm alındı daha doğrusu içi temizlendi ve impilant takıldı, sağ göğsümde temizlendi ve küçültüldü. iyileşme sürecime tanınan zaman 30 gündü.. Kemoterapi almaya başladım, öyle korkulu endişeli ve daima üzgün.... Ameliyatımı yapan cerrahımı öyle yorucu bir sürecin sonunda bulmuştum ki varlığı ve bana olan yaklaşımı tedavisi beni motive ediyordu hayata ve bir çok şeye ona minnettarım... Onun bilgisinde...

acısa da öldürmüyormuş.

      saatler gece yarısı yine , ve bir şeyler kaybolmaya gönüllü demek ki. insan kendini anlatmaya çoğu zaman çaresizdir, açık sözlü olmak en çok kendine yapacağın en iyi şeydir. yıllardır arada yazarım , içimi dökerim bi nebze. okunmuş olması yada dikkat çekmek olmadı amacım, kendi yalnızlığımı yine kendimle paylaşmaktı aslında. bana iyi gelen, zaman içinde neler hissettiğimi açıp okuyabildiğim görsel bir ifade. yapmak istediklerimin içten baskılayan arzularıyla savaşırken, yaptığım hataların nasılda kıl payı pişmanlıktan sıyrılışını seyretmiş olmam, yaşamak istemediklerimi bana özetledi. arkama bakmadan yürümeyi, acı çekmeden ayrılmayı, ağlamadan gülebilmeyi öğrendim. daha çok şey öğrendim elbette .... sahip olduklarımın , sahip olmak istediklerimden bir farkı olmadığını. etrafımdaki insanların değişkenliği karşısında benim kendimi nasıl koruyacağımı, inandıklarımın peşinden gittiğimde kapıların nasılda aralandığını, vicdanımın sesini duy...

geçmişten gelen güncel düşünceler

yalanlara katılacak, zamanda yitirilecek biri olmadım kimsede, seni severken de bir gün kaybolmaya unutulmaya yüz tutmadım hiç. içimde biryerlerde hala ben olmak kendimi güzel hissettiren en büyük değer. yaşadıklarım dan pişmanlık duymadım içinde sen oluşu hataya bile kıyak geçerdi. yıllar sonra kadın hala içindeki tek şeye tutunduğu gerçeğiyle başbaşa kalır.. anılar bir bir yine o güzel yüzünü gülümsetir, zamana yenik düşmeyen lezzette olan anılarına aşık olan kadın hayali dünyada yaşamaktan keyif alır. hala canlı kalabilen tek kullanımlık duygularının sahibini o kadar yüceltirki gözünde gitmiş olması dahi yakmaz canını. seven kadının marifeti mutfakla sınırlı kalmaz herhangi ilişkilerde yada insan kalabilmesinde. yasaklar artık namahrem olmaktan çıkıp hakkının verilmesi gereken arsız bir varlık olmalı. cam fanuslara sığmak zorunda kalmadan duvarlara düşman olmadan yada sancılarla bi tap düşmeden hastalık sahibi olunmalı.  o kadar sınırlı ki kelimelerim bir tek sen...

gizli düşünceler.

eksik bir şeyler var .. ..demin aklımdaydı yazacaklarım, şimdi sen gibi bi anda gittiler.. insan en çok kendine yenik, kabullense aslında belkide şartları zorluycak sebepleri ortadan kaldıracak. insan en çok kendine kızgın çoğu anlarda, kendini bıraktığı durumları yakıştıramadığını anladığında. saçmalık bazen hakkını veremediği sevgiye kendini mahkum edişi. uyuşturucu gibi bedeni sarsan dağıtan bir bağımlılığı yok sayılmayan şeylerin mümtelası olmak çokta akıllıca olmadı hayatımda. ama ben aptallığa gönüllü olunca zoruma da gitmedi yenilişim. her ne yaşarsam yaşayım içimde ben oluşum bana özel bi durumun bana bakire kalışı kadardı şehvetin arzusu. zaman zaman yenik düşünce yasaklarıma, "doğru" haysiyetini kaybetti gözümde. yanlışı savunmak değil söylediğim, içinde harmanlayınca bütün kıymetlerin sahibi olamamak koyuyor tabi. normal olmak bana göre değildi, ilk hatamda anlamıştım bunu. sahipken kaybetmeyi düşünmek basittir, kaybettiğinde ait olma isteği o kadar ...